Güliz Karaarslan Semiz, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Eğitimi Anabilim Dalında 2016 yılında doktora eğitimini tamamladı. Ardından ÖYP kapsamında Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Bilimleri Eğitimi Bölümünde öğretim üyesi olarak görevine devam etti. 2021-2022 yılları arasında İsveç Stockholm Üniversitesi’nde “Doktora Sonrası Araştırma Bursu (TÜBİTAK) kapsamında bir yıl süreyle misafir araştırmacı olarak çalıştı. İsveç’de iken sürdürülebilir yeşil okulları inceleme şansı yakaladı. Akademik hayatı boyunca çevre ve sürdürülebilirlik için eğitim alanında çeşitli ulusal ve uluslararası projelerde çalıştı. Çalışma alanları çevre ve sürdürülebilirlik için eğitim, iklim değişikliği eğitimi, sınıf dışında öğrenme ve bütüncül okul yaklaşımıdır. 2022 yılından beri Avrupa Eğitim Araştırmaları Derneği’nin (EERA), Çevre ve Sürdürülebilirlik için Eğitim Ağının yürütücü kurulunda görev almaktadır. 2023 yılından beri ise Roots and Shoots Türkiye üyesidir.
Small Wild School, çevre ve sürdürülebilirlik için eğitimle ilgili eğitimlerin, uygulamaların ve akademik çalışmaların paylaşıldığı şimdilik kişisel bir blogdur. Bu blog uzun yıllardır devam eden çevre ve sürdürülebilirlik için eğitim ile ilgili çalışmaların bir arşivini oluşturmak ve gelecekteki çalışmaları duyurmak, işbirliklerini güçlendirmek ve güvenilir, doğru bir kaynak oluşturmayı amaçlamaktadır.
Çevre ve sürdürülebilirlik konuları okul eğitiminin her kademesinde ve okulun tüm bileşenlerinde yani okulun DNA’sında yer almalıdır. Yer temelli, yaşadığımız gezegenle ve toplumla derin bir bağ ve bilgi geliştirdiğimiz bir eğitim sistemine ihtiyaç vardır. Buradaki “wild” kelimesi ise eğitimin bu yönünü karşılamaktadır. “Wild Pedagogy” olarak duymaya başladığımız bu kavram daha özgür, daha fazla gerçek yaşama ve deneyime dayalı, doğanın en akıllı öğretmenimiz olduğu bir öğrenme modelini bize sunmaktadır. Yaşadığımız yerin doğal ve kültürel çeşitliliğini tanımaya, anlamaya ve korumaya odaklıdır. Sadece çevre hakkında eğitim yaklaşımını değil, çevre içinde ve çevre için eğitim yaklaşımlarını benimsemektedir. Yani yaşadığımız yerde, doğada öğrenme ve aynı zamanda yaşadığımız yerin problemlerini anlayarak çözümler üretebilmektir.
Peki şehirlerde öğretmenler, eğitimciler yabanı, doğallığı nasıl bulabilirler ve bunu derslerinde nasıl öğretebilirler?
Buna en güzel cevaplardan birini derin ekoloji filozofu Arne Naess vermektedir:
“Okul bahçesinde küçük bir çiçeğin olduğu bir köşe vardır. Oraya eğilirsiniz ve öğrencilerinize buraya bakın dersiniz. Ancak bazıları burada hiçbir şey yok derler. Biraz daha konuşursunuz. Burada ne görüyorsunuz çocuklar? Bir çiçek ve hem de mevsiminde olmayan bir zamanda… Yılın bu zamanında bu çiçek nasıl burada olabilir? Şuna bakın sanırım biraz suya ihtiyacı var. Boynunu bükmüş, boynunun büktüğü yöne bakın”.
Arne Naess öğretmenlerin daha çok kimsenin fark etmediği şeyleri çocukların fark etmelerini sağlayabileceklerini söylüyor. Küçük bir okul bahçesinde bile yabanıl doğaya yakın olabiliriz.
Bu nedenle yaşadığımız yer, toplum ve doğayla olan ilişkimizi yeniden gözden geçirmeli ve yeni bir bakış açısıyla dünyaya bakmalıyız. Yeryüzü sisteminin bileşenlerinin birbirinden ayrı olmadığını, bir döngüsellik içinde işlediğini ve bizlerin de bu sistemin bir parçası olduğumuzu anlamak, sorunların kök nedenlerini farketmemizi ve farketmekle kalmayıp sorunlara uzun vadeli çözümler üretebilmemizi sağlar.